Close
Giriş Bilgileriniz

7 sonuçtan 1 ile 7 arası

Konu: Nefesli Çalgılar

  1. #1
    Gitar Dersi Video
    Durumu: Hazar Ozan çevrimdışı
    Üyelik tarihi: Nov 2010
    Mesajlar: 1.010
    Beğendiği Mesajlar: 225
    250 Mesajına 563 beğeni yapıldı.

    Standart Nefesli Çalgılar

    Merhaba tüm GDV ailesi.
    Daha önce hazırlamış bulunduğum Tüm vurmalı ve Tüm telli enstrümanlar başlığının sonuncusu Tüm Nefesli Çalgılar sizlerle birlikte keyifli ve uzun soluklu okumalar



    Nefesli Çalgıları 2 ayrı kategoride inceleyeceğiz tahta nefesli çalgılar ve bakır nefesli çalgılar.

    Tahta Nefesli Çalgılar

    Tahta nefesli çalgılarda da ses, bakır nefesli çalgılar'da olduğu gibi boru içindeki havanın titreşimi sonucunda meydana gelir. Boru içindeki havanın titreşmesi tahta üflemeli çalgılarda 3 ayrı yolla olur:
    Doğrudan doğruya bir delikten üfleyerek (Örn. Flüt)
    Tek kamışın titreşime geçirilmesi ve bu titreşimlerin boru içerisindeki havayı titreşime geçirmesi ile. (Örn. Klarnet & Saksafon)
    Çift kamışın titreşime geçirilmesi ve bu titreşimlerin boru içerisindeki havayı titreşime geçirmesi ile. (Örn. Obua & Fagot)
    Çıkan sesin yüksekliği borunun uzunluğuna bağlıdır, boru uzadıkça ses kalınlaşır ve kısaldıkça incelir. Çalgının gövdesindeki delikler hesaplanarak açılmıştır ve üzerindeki bütün deliklerin kapatılıp üflendiği zaman enstrüman en kalın sesi verir çünkü boru içindeki hava kolunun tamamı titreşim halindedir. Bu delikler sırayla açıldıkça titreşim halindeki uzunluk kısalacak ve sesler gittikçe incelecektir.


    • Flüt

      Günümüzde nikel, gümüş, altın gibi madenlerden yapılmaktadır. Fakat XX. yy.'lın başlarına kadar abanoz, nar gibi sert ağaçlardan yapılırdı. Metal olduğu halde tahta nefesli çalgılar grubu üyesidir. Bunun nedeni ses renginin tahta tınısı vermesi ve diğer tahta nefesliler ile iyi kaynaşması ve ses elde ediliş yönteminin tahta enstrümanlar gibi olmasındandır. Tahta flütün en önemli özelliği tatlı, yuvarlak ve olgun olmasıydı. Metal alaşımlardan yapılmaya başlamasıyla bu özelliklerini büyük ölçüde yitiren flüt daha çevik, ses niteliği yönünden ise parlaklık kazanmıştır. Özellikle ince sesler metalden yapılan flütlerde daha kolay ve güvenlidir.
    • Pikolo Flüt

      Pikolo flüt, büyük flütün hemen hemen yarısı kadar uzunluktadır. Büyük flütteki kuyruk bölümü pikolo flütte yoktur. Bu nedenle de büyük flütün en kalın sesleri olan Do ve Do diyez sesleri küçük flütte bulunmaz. Bunun dışında ses genişliği, mekanizması ve çalınış yöntemi büyük flütle aynıdır. Tek farkı yazılan notaları bir oktav inceden çalar. En ince sesleri çok parlak ve rahatsız edicidir. Bu sesler orkestranın bütün olarak çaldığı gür kısımlarda kullanılır. En kalın seslerinin tınısı ise soluk ve zatıf olduğundan, ancak özel bir tını istenildiği takdirde kullanılır ve orkestrasyon buna göre sağlanır.
      Flütün çalabileceği her türlü pasajı rahatlıkla çalar. Orkestrada ayrı bir pikolo flüt çalıcısı bulunmaz, çalınış tekniği aynı olduğu için ikinci ya da üçüncü flüt partisini çalan kişi pikolo partisini de gerekli yerlerde çalabilir. Orkestrada genellikle orta ses bölgesinden yararlanılır. Çoğunlukla da normal flütün en ince oktavındaki sesleri unison olarak katlar. (Büyük flüt ve pikolo flütün unison çalabilmesi için, pikolo flütün partisi bir oktav aşağıdan yazılır.) Zaman zaman, tahta nefesli çalgılardan herhangi birinde (Flüt, Obua, Kor angle, Klarinet, Fagot) bulunan bir ezgiyi, oktav veya bazen iki oktav inceden çalarak kendine özgü parlak sesleri ile orkestra tınısını zenginleştirir. Tutti içinde ise, en üstte duyulan yırtıcı sesleri ile orkestranın doruk noktasını oluşturur, bu durumlarde genellikle birinci kemanlarla unison olarak ya da onları bir oktav inceden katlayarak çalar.
    • Alto Flüt

      Alto flüt, boyu normal flütten biraz daha uzun, borusu biraz daha geniş olan çalgı aletidir. Ses genişliği, mekanizması ve çalınışı normal flüt ile aynıdır. (Bkz. Flüt) Tek farkı aktarımlı bir çalgı olması, yani yazıldığı sesler çalındığında farklı seslerin duyulmasıdır. Yazılan ses tam dörtlü aralık kalından duyulur: örneğin Do notası çalındığında, dört aralık kalınındaki Sol sesi çıkar.
      Ses rengi normal flüte göre daha ılık, koyu, olgun ve yuvarlaktır. Orkestrada sürekli kullanılmaz, hatta bazı orkestralarda bulunmaz. Alto flüt, Maurice Ravel, İgor Stravinski ve daha modern besteciler tarafından çok ender kullanılmıştır. Sol anahtarı kullanılarak yazılır.
    • Obua


      Obua, nefesli çalgılar ailesinden bir müzik aletidir. 1170 yılından önce "hautbois" denilen obuanın sözcük kökeni Fransızca'dan İngilizce'ye geçen HAUT ("yüksek") ve BOIS (ahşap nefesli çalgı) bileşik kelimesinden türetilmiştir. Obua, ağız ve hava basıncıyla çalınır.Ahşaptan yapılan Obua'nın üretiminde genellikle abanoz ya da gül ağacı tercih edilmekle birlikte şimşir ve sedir ağaçları da kullanılmaktadır. Diğer ahşap nefesli çalgılarla karşılaştırıldığında obua daha derinlemesine bir ses verir. Obuanın orta la sesi, diğer enstrümanların farklı uç seslerinin ortasıyla eşittir. Orkestralarda akort işlemi için la sesi obuadan alınır. Mezzosopranodan sopranoya uzanan bir yelpazede yer alır. Notaları sol anahtarı ile yazılır.
    • İngiliz Kornosu

      İngiliz kornosu 2,5 oktav kadar ses genişliğine sahiptir, fakat genelde bu genişlik içerisindeki her ses kullanılmaz. En kalın sesleri obuadaki gibi kaba ve sert değildir. Yumuşak hafifçe madeni tınılı, etkili ve dokunaklıdır. En ince birkaç ses pek kullanılmaz. Bu enstrümanın ses rengi yumuşak, narin, kederli ve melankolik olduğundan dolayı orkestradaki en önemli görevleri de kendi özelliklerini en iyi yansıttığı duygusal, çok hızlı olmayan ve tatlı melodileri çalmaktır. Aynı zamanda arka plan için kullanılabilen bir çalgıdır.
      Orkestra eserlerinde kullanılan bazı kor angle soloları çok bilinir. Örn. A. Dvořák'ın 9. Senfonisi olan "Yeni Dünyadan" adlı eserinde ağır bölümün temasını İngiliz kornosu sunar. Bu bölümün kor angle solosu ile enstrümanın karakteri öylesine mükemmel bir uyum içindedir ki, bu solo, eserin popüleritesini oldukça etkilemiştir.
    • Klarinet

      Klarinet (klarinet ya da gırnata), sert ve dayanıklı ağaçlardan genellikle de abanoz ağacından yapılan üflemeli bir çalgı türüdür. Bir çeşit sert kauçuk olan ebonitten, ayrıca metalden yapılanları da vardır.Klarinetin gövdesi silindir biçimindedir. Kalak bölümü ise obuanın kalağına oranla daha geniştir. Dikkatlice yontulup biçimlendirilen bu kamış parçası, ağızlık üzerine takılır. Çalıcının nefesi ile titreşime geçirilen kamış, boru içindeki havayı titreşime geçirerek ses elde edilmesini sağlar. Çalıcının sol eli yukarıda, sağ eli ise aşağıda olmak üzere az bir eğimle yere doğru tutulur.
      Flüt ve obuada olduğu gibi, klarnetin gövdesinde de ses deliklerini açmaya ve kapatmaya yarayan metal bir mekanizma vardır. 1840 sıralarında "Boehm sistemi" flüte uygulandıktan sonra, Paris konservatuarı öğretim üyesi ve klarnetçi Klosé, bu sistemin klarnete de uygun olduğunu görmüş ve Boehm sistemi klarnete uygulanmıştır. Daha sonra farklı zamanlarda farklı kişiler tarafından bu sistem geliştirilmiştir.Klarinetin notaları sol anahtarı üzerine yazılır. Ses genişliği neredeyse 4 oktav kadardır. Bu genişlik içinde tüm diatonik ve kromatik sesler elde edilebilir. Dördüncü ek çizgideli sol notasından daha ince notaların çalınması biraz güç olduğu için bu sesler pek kullanılmaz. Eğer kullanılması isteniyorsa da küçük klarinet kullanılır. En kalın mi notasından bir sonraki oktav içerisindeki si bemol notasına kromatik olarak olarak, aşağıdan yukarıya doğru ses deliklerinin sırasıyla açılması yoluyla elde edilir. Bu Si bemolün incesindeki seslerin elde edilişi, flüt ve obuadakinden biraz farklıdır. Flüt ve obuada en kalındaki esas seslerden sonra gelen sesler, bu esas seslerin ikinci doğuşkanları (bir oktav incesi) olarak, daha incelerde ise, esas seslerin genellikle dördüncü doğuşkanları (iki oktav incesi) olarak elde edilirler. Klarinette ise (gövdesi silindir biçiminde olduğundan) elde edilen doğuşkanlar tek sayılıdır (3, 5, 7, 9). Üçüncü çizgi Si sesi klarinetin yazılı en kalın sesi olan mi sesinin dudak ve nefes ayarı, ayrıca bir yardımcı perde yardımı sonucunda çıkarbılan üçüncü doğuşkanıdır yani 1 oktav ve tam 5'li. bu Si sesinden üçüncü ek çizgi Fa'ya kadar olan sesler kromatik olarak bu yolla elde edilir. Fa'nın daha incesindeki sesler çeşitli yollardan, her klarinetçiye ve klarinet yapısına göre değişebilen yollarla elde edilir.
    • Bas klarinet

      Normal klarinetin bir oktav kalından çalan çeşididir. Günümüzde Bas klarinet deyince akla Si bemol bas klarinet gelmektedir. Bir de La bas klarinet vardır ve La klarinetin bir oktav kalından çalan çeşididir. Bazı besteciler eserlerinde gerek gördükleri için kullanmakla birlikte genelde partisyonlarda bu enstrümana pek sık rastlanmamaktadır. Çalıcı La bas klarinet partisini aktararak Si bemol bas klarinet ile çalabilir.
      Bas klarinetin mekanizması ve çalış tekniği, normal Si bemol klarinet ile aynıdır.Yalnız çeviklik bakımından daha sınırlıdır. Çalgı düz olarak çok uzun olacağı için kalak bölümü yukarı doğru ve ağızlık bölümü 'S' şeklinde yapılır. Kıvrılan bölümleri ise metal alaşımdan yapılır. Bas klarinetde Kor angle gibi ağır bir enstrüman olduğundan dolayı çalıcının boynuna asılan bir askı ile desteklenir.
    • Pikolo klarinet
      Günümüz orkestralarında genelde Mi bemol pikolo klarinet kullanılır. Re pikolo klarinet için yazılan partiler çalıcılar tarafından Mi bemol küçük klarinetin doğru çalabileceği tonaliteye aktarılırlar ve bu enstrüman üzerinde çalınır.
      Mi bemol pikolo klarinetin notaları sol anahtarı ile yazılır. Mekanizması, çalış yöntemi ve ses genişliği normal klarinetin aynısıdır. Tek fark yazıldığı ya da çaldığı notanın küçük üçlüsünü seslendirir. Örn. Do notası çalınırsa küçük üçlü aralık ince sesi olan Mi bemol duyulur.
      Orta sesleri açık, ince, parlak ve güçlüdür. En ince sesleri ise diğerlerinde olduğu gibi sert ve rahatsız edicidir. Hızlı pasajları kolaylıkla çalar ve genelde bu tip kısımlarda kullanılır. Flütle unison çalarak farklı renkler orataya çıkarmak içinde kullanılabilir. Kalın sesleri pek kullanılmaz. Büyük orkestra kuruluşlarında orkestranın ince partilerini zenginleştirmek ve güçlendirmek için kullanılır.
    • Fagot

      Fagot, ahşap nefesli çalgı. Fagot, çift kamışlı ve tek parçalı bir enstrüman olan Curtal'dan, 16. yüzyıl'da Avrupa'da türemiştir. Ses aralığı 3,5 oktav olan ve akçaağaç ahşabı ve metal borudan yapılan fagotun uzunluğu 1,3 metre, borunun açılmış haliyle 2,5 metredir.İkinci ek çizgideki Si bemol sesinden itibaren incelerek neredeyse 4 oktavlık bir ses alanına sahiptir. Bu ses genişliği içerisindeki diatonik ve kromatik bütün sesler elde edilir. En ince seslerin çalınması oldukça güçtür. En ince (Do anahtarı, ikinci ek çizgideki) Si bemol sesinden sonraki sesler pek kullanılmaz. Fagotun esas sesleri en kalın sesi olan Si bemol'den dördüncü çizgideki Fa notasına kadar olan bölümdür. Bu seslerden sonraki sesler ikinci doğuşkanlar olarak (bir oktav incesi) elde edilirler. Daha incedeki sesler için esas seslerin üçüncü doğuşkanları (1 oktav ve tam 5'li aralık) olarak elde edilirler. Tüm tahta nefeslilerde olduğu gibi, fagotta da özellikle ince seslerin elde edilme şekli çalıcıya ya da çalgının yapısına bağlıdır.
    • Kontra Fagot
      Normal fagotun bir oktav kalınıdır. Yani hangi notayı çalarsa enstrümandan o ses çıkar. Çalınış biçimide fagot ile aynıdır fakat ondan daha sınırlı hatta hantal bir çalgıdır. Hızlı pasajlar bu çalgının tekniğine uygun değildir. Ses genişliği ve yazılışı normal fagot ile aynıdır. Tek farkı çadığı notanın sesi bir oktav kalın olarak duyulur bu yüzden aktarımlı bir çalgı olarak kabul edilir.(Bkz.Fagot)
      İnce sesleri pek kullanılmaz çünkü fagot ve bas klarinet bu sesler için daha elverişlidir. Orkestrada kalın ve orta ses bölgesi kullanılır. Orkestra içerisinde, en kalın sesleri çok farklı etkiler yaratabilir ve bu sesleri hafif çalmak oldukça zordur, çalabilmek için çok nefes tüketilmesi gerektiğinden dolayı kontrfagot orkestrada pek sık çalmaz, genellikle "sus" kullanılır. Kontrfagotun orkestradaki en önemli görevleri, diğer bas partisini çalan çalgıları desteklemek, güçlendirmek, orkestranın hacmini genişletmektir ve bazı efektler ya da ifadelerde ender olarak solo kullanılabilinen çalgılardandır.

      Bakır Nefesli Çalgılar


    • Korno

      Korno, salyangoz kabuğu gibi kıvrımlı, bakır borudan yapılan, üflemeli bir çalgıdır. İtalyanca'da "boynuz" anlamına gelen "corno" sözcüğünden dilimize geçmiştir. Eski Mısır'da, Eski Roma'da ve Mezopotamya'da boynuzdan yapılan ilk örnekleri, işaret vermek ve avcılara yol göstermek için kullanılırdı. Günümüzde bazı ülkelerde çobanlar ve sürek avlarında avcılar hala bu amaçla boynuz kullanırlar.Kornonun gövdesini oluşturan boru, üflenen baş bölümden alt uca doğru kıvrılarak genişler ve çan biçimli kalak bölümüyle son bulur. Çağdaş kornonun boru uzunluğu yaklaşık 3,3 metredir. Üflenen ucunda koni biçiminde bek denen bir ağızlık vardır. Üzerinde flüt ya da klarnette olduğu gibi ses delikleri ya da üfleme dili yoktur. Dudaklar sıkıca ağızlığa bastırılıp üflenerek çalınır. Üflendiğinde borunun içindeki hava sütununun titreşmesinden ses elde edilir. Çıkan sesler üfleme sırasında dudakların duruş biçimine göre değişir. Dudaklar gevşek bırakılırsa bas sesler, gergin tutulursa tiz sesler elde edilir.
      Bir çalgı teli ya da boru içindeki hava sütunu titreştiğinde çıkan sesler, duyulan temel seslerdir. Telin ya da hava sütununun bir bölümünün titreşmesinden çıkan, dikkatle dinlenilince duyulabilen zayıf seslere doğal armonikler (kısmi sesler) denir. Doğal armoniklerin müziğe daha elverişli olan tiz tonlarını elde etmek daha güçtür. Kornocunun dudak pozisyonunu milimetrik değiştirmeleriyle sesler değişir. Bu bakımdan korno, çalınması en güç ve yorucu çalgıdır. Ses alanı bakımından alto, bariton ve tenor olmak üzere üç türü vardır. Sağ elle kalak tıkanarak "" HandStop " tekniği, ya da kalağın içine " surdin " adı verilen bir parça takılarak kısık sesler elde edilir.
      Çağdaş kornonun ses genişliği ve teknik yapısı ilk örneklerinden bu yana gerçekleştirilen bir dizi gelişmenin ve yeniliğin sonucudur.
    • Trompet

      Trompet, bakırdan yapılmış üflemeli çalgıdır.
      Bir ağızlık ve kendi üzerine kıvrılmış silindir biçimindeki borudan oluşur. Ağız kısmı kâse benzeri konik biçimdedir. Ses rengi parlak ve çınlayan niteliktedir. Korno gibi trompet de çalma ilkeleri bakımından aynıdır. Trompetin öteki üflemeli çalgılardan önemli bir farkı, üfleme sırasında iki ya da üç kez ses düzenlemesi yapılabilmesidir.
      Genelde iki tip trompet vardır:
      basit trompet, bir temel notanın armonik seslerini çıkartır.
      kromatik veya pistonlu trompet, 19. yüzyılın başında Bluhmel ve Stözel tarafından bulunmuş ve basit trompetin yerini almıştır.
      Tüpleri bulunmayan basit trompet, bu çalgının ilkel türüdür. Perdeyi değiştirmek için boruda tüpler yoktur. Borunu uzunluğuna tekabül eden perdede sesler üretilebilir.
      Trompet, üflemeli çalgıların en eskilerindendir. İlk metal trompet M.Ö. 2. binyılda Mısır'da dinsel törenlerde ya da askeri amaçla kullanılan, ancak bir ya da iki nota çıkarabilen küçük bir çalgıydı. Tutankamon'un Mısır'daki mezarındaki bronz ve gümüş trompetler İskandinavya'dan bronz trompetler ve Çin'deki metal trompetler M.Ö. 1500'lere dayanır. Eski Çağlarda işaretleşmelerde kullanılan bu çalgı, müzik aleti olarak orkestraya orta çağda girmiştir.
      17. yüzyıl başında İtalya'da Montaverdi ve öteki bestecilerin yapıtlarında kullanılan trompetlerin çoğunluğu Re perdeliydi. Bu tür trompetler günümüzde kullanılmaz.
      Trompet yapısından dolayı solo çalgı olarak ve oda müziğinde az kullanılmıştır. George Frideric Handel'in trompetler ve komolar için bir konçertosu, Mozart'ın bir trompet konçertosu vardır. Oda müziği yapıtlarında yer verilmesi ise 19. yüzyıl sonlarında ve 20. yüzyılda bestelenen eserlerde gerçekleşmiştir.

    • Trombon

      Trombon, üflemeli bir çalgı çeşididir. Fincan biçimli bir ağızlığa dayanan dudakların titreşmesiyle ses çıkarmaktadır. Boru uzunluğunu değiştiren ve "kulis" adı verilen bir sürgüsü vardır. Bu sürgü trombonun farklı notalarda ses çıkarabilmesini sağlar. İlk olarak 15. yüzyılda kullanılmıştır.
      Piston Trombon, kulis yerine trompet gibi 3 adet pistonu olan bir türü daha vardır, ses sınırları kulis trombon ile aynı ve sesinin rengi kulis trombondan biraz farklıdır.
      Trombon konusunda en gelişmiş ülke Almanya olmakla birlikte en iyi trombonistlere örnek olarak Armin Bachman ve Branimir Slokar'ı verebiliriz.
      İtalyanca “tromba” kelimesi trompet anlamına gelirken “trombone” kelimesi büyük trompet anlamında kullanılmıştır. Almancada ise “buzune” kelimesinden “posaune” türemiştir. Almanlar “buzune” terimini Fransızcadaki düz trompet anlamına gelen “buisine” den almışlardır. İngilizler ise trombonu “sagbut” ve “shagbolt” kelimelerinden türediği düşünülen “sackbut” olarak adlandırmışlardır. Bu sözcüklerin kökleri tam olarak bilinmemekle birlikte eski Fransızcada çekmek anlamına gelen “sacquer” sözcüğünden geldiği düşünülmektedir. “Sacquer” sözcüğünün çok benzeri olan, İspanyolcadaki “sacabuche” yani içini dışarı çıkarmak anlamına gelen sözcüğünde İngilizcedeki kelimelerin kaynağı olabileceği ileri sürülmektedir.
      XVIII. yüzyıla gelindiğinde besteciler trombonu solo enstrüman olarak da kullanmaya başlamışlardır. 1755 yılında Georg Wagenseil’in yazmış olduğu alto trombon için konçerto, 1762’de Leopold Mozart’ın alto trombon için konçertosu, 1764’te Michael Haydn’ın alto trombon için yazmış olduğu Re Majör Divertimento ve 1769 yılında Johann Georg Albrechtsberger’in alto trombon için yazmış olduğu konçerto gibi günümüz trombon repertuvarına büyük katkısı olmuş eserlerin yanında bugün ismi az bilinen besteciler de solo trombon için eser yazmaya başlamışlardır. Ayrıca trombon 1780 yılında bazı sahnelerde dramatik etki yaratmak için operada kullanılmaya başlanmıştır. Buna örnek Mozart’ın “Don Giovanni” ve “Sihirli Flüt” operaları gösterilebilir.
      Trombon'un her açıdan gelişimi konusunda ki en önemli tarihler son 20 yılda olmuştur.

    • Saksofon

      Saksafon çoğunlukla pirinçten yapılan, koni ve “S” biçiminde olan, ağızındaki kamışla ses çıkaran bir çalgıdır.Saksafon, 1840’ların başında Paris’de yaşayan Belçika’lı müzik aygıtları yapımcısı ve klarnetçi Antoine-Joseph 'Adolphe' Sax tarafından tasarlandı. ‘’Saksafon’’ adı da “sax’ın sesi” anlamını taşır. Sax’ın 1846’da patentini aldığı konusunda değişik görüşler öne sürülse de, en olası olanı, ophicleide çalgısına klarnet ağızlığı eklenmesiyle ortaya çıktığıdır. Gerçekten de sax, babasının klarnet ve ophicleide üretilen fabrikasında yıllarca çalışmıştır.
      Sax’ın 1846’da aldığı patentten sonraki yirmi yıl boyunca, saksafon yalnızca Sax’ın fabrikasınca üretildi. 1966’de, patent süresinin bitiminden sonra saksaofonda öteki üreticilerce bir çok değişiklik yapıldı.Saksafon klarnetinkine benzer. Klarnetteki gibi,içi yuvarlak ya da dört köşe oyulmuş, tek kamışlı ağızlık kullanır. Tuş sistemi ise aynı olmasa da flütle benzerlik gösterir. Saksafon, metalden yapılan bir enstruman olmasına rağmen, yapısı ve kökeni gereği, bakır üflemeli değil, tahta üflemeli çalgılar arasında sayılır.
      Saksafonlar çoğunlukla pirinçten yapılıp, üzerlerine saydam vernik, altın ya da gümüş ile kaplama yapılır. Vernik ya da öteki kaplamalar pirincin paslanmasını önlediği gibi, ses niteliğinin artmasını ve çalgının görüntüsünün ilgi çekici olmasını sağlarlar.
      Değişik dönemlerde, saksofon yapımında plastik ve tahta gibi değişik gereçler de denenmiştir. 1930 öncesinde saksafonların verniklenmeden ya da kaplama yapılmadan satışa sunulmaları yaygındı. 1960’lara dek ise, bazi saksafonlar ucuz olmaları bakımından gümüşle değil, nikelle kaplanırdı.


      Diğer Konularada Bakınız Tüm Vurmalı Çalgılar Tüm Telli Çalgılar

    Kaynak ; Çoğunlukla Wikipedia.

    Alıntı Değildir.

    Unutmuş bulunduğum var ise yazın eklerim
    Marifetler iltifata tâbidir, iltifatsız metaa zâyidir.

    Hiçbirimiz ucuz mal alacak kadar zengin değiliz.

  2. Hazar Ozan adlı üyemizin mesajı 6 defa beğenildi.

    Alexi_Laiho (25.07.11), bulutrock (27.07.12), Lely (25.07.11), Levent Ersoy (17.08.11), r00t (16.09.12), İsmail Can ŞENER (12.12.11)

  3. #2
    Gitar Dersi Video
    Durumu: Levent Ersoy çevrimdışı
    Üyelik tarihi: Apr 2010
    Yer: Caddebostan / İstanbul
    Mesajlar: 493
    Beğendiği Mesajlar: 186
    95 Mesajına 148 beğeni yapıldı.

    Standart

    Paylaşım için çok teşekkürler daha tam okuyamadım ama yer imlerime kaydettim. Böyle bir konuya tek bir yorum bile yazılmaması üzücü bir olay bence.

  4. #3
    Gitar Dersi Video
    Durumu: novalgin çevrimdışı
    Üyelik tarihi: Dec 2011
    Mesajlar: 2
    Beğendiği Mesajlar: 0
    0 Mesajına 0 beğeni yapıldı.

    Standart

    çok güzel bir site

  5. #4
    Gitar Dersi Video
    Durumu: novalgin çevrimdışı
    Üyelik tarihi: Dec 2011
    Mesajlar: 2
    Beğendiği Mesajlar: 0
    0 Mesajına 0 beğeni yapıldı.

    Standart

    iyimiş site

  6. #5
    Gitar Dersi Video
    Durumu: bulutrock çevrimdışı
    Üyelik tarihi: Jan 2012
    Yaş: 33
    Mesajlar: 6
    Beğendiği Mesajlar: 6
    0 Mesajına 0 beğeni yapıldı.

    Standart

    Güzel paylaşım...
    Medeniyet dediğin göstermekse bedeni o zaman hayvanlar sizden daha medeni ! " MEHMET AKİF ERSOY "

  7. #6
    Gitar Dersi Video
    Durumu: deliliktir çevrimdışı
    Üyelik tarihi: Mar 2013
    Mesajlar: 2
    Beğendiği Mesajlar: 0
    0 Mesajına 0 beğeni yapıldı.

    Standart

    Hocam blok flüdü atlamışsın olmadı şimdi. Her Türk genci en az bir kere çalmıştır sonuçta. Helvacıoğlu flütlerini unutmak olmaz şimdi.

  8. #7
    Yasaklı
    Durumu: Alphu98 çevrimdışı
    Üyelik tarihi: Apr 2014
    Yaş: 25
    Mesajlar: 131
    Beğendiği Mesajlar: 23
    31 Mesajına 40 beğeni yapıldı.

    Standart

    Türklerin en sevdiği ensturman türü Blok flüt diye bir şey çaldık hepimiz

Gitar Dersi Video
Selim IŞIK ile Gitar dersi videoları, gitar akorları, gitar tabları, gitar kursu ve müzik forumu.
Sosyal Platformlar