Klasik gitara yeni soluk katan besteci ve yorumculardan Carlo Domeniconi, 1977'de konservatuvarda öğretmenlik yapmak üzere Türkiye'ye gelmiş, üç yıl İstanbul'da kalmıştı. Uzun süredir Almanya'da yaşıyor, Kanada'dan Japonya'ya tüm dünyayı dolaşıp yılda 50 konser veriyor. 27 yıl sonra, hâlâ akıcı Türkçe konuşuyor. Gitar için yazdığı solo eserlerin sayısı 300'ü, konçertolarınki ise 16'yı buldu. "En önemli esin kaynaklarımdan biri Anadolu" diyen gitarcıyı 2005 Ekimi'ndeki İstanbul konserinden önce Berlin'den aradık. Bir başka konserin provasındaydı. 15 dakikalık molada müziğini ve Türkiye macerasını konuştuk.


Türkiye'den ayrılmanızın üzerinden 27 yıl geçti. Hâlâ eserlerinizde Anadolu'nun belirgin bir izi var. Sizle ilgili tüm yazılarda besteniz "Koyunbaba"dan bahsediliyor. Türkiye'de neydi sizi bu kadar etkileyen?
- Bu sorunun cevabı aslında çok basit. Anadolu hem Doğu'ya hem de Batı'ya açık bir coğrafya. Batılı olarak kendini yabancı hissetmiyorsun, Doğu'nun tüm zenginliğini yaşıyabiliyorsun. Türk Halk Müziği ve Klasik Türk Müziği müthiş bir ses hazinesi. Gitarcı için bağlama ve ut büyüleyici tınılar içeriyor. Anadolu'da müthiş bir zenginlik var. Bu zenginlik eserlerime ilham kaynağı oldu. Tıpkı Yunanistan, Ege, Akdeniz'in zenginlikleri gibi... Mesela İstanbul'da "Orta Şekerli Gitar Konçertosu"nu yazmıştım. Tüm bunların ötesinde hayatta kader denilen bir şey var, öyle değil mi?..

Kader sizi sadece kültürle değil, dostluklarınızla da Türkiye'ye bağlıyor anlaşılan. Yoksa bu kadar akıcı Türkçe konuşamazdınız herhalde...
Berlin'in Kruzberg mahallesinde yaşıyorum. Bu mahallede Türkçe bilmeden sokağa çıkamazsınız. (Gülüyor) Şaka söylüyorum... Dil öğrenmek, bisiklet kullanmak gibidir. Bir kez öğrendiğinizde, kolay unutmazsınız. Ayrıca Türkiye'deki dostluklarımı koruyorum. Tatillerde geliyorum. Konser için davet aldığımda da gelmeye çalışıyorum. Ama pek sık davet aldığım söylenemez. En son iki yıl önce konser vermiştim.

Devlet Konservatuvarı'ndan atmışız!

Peki neden ayrıldınız Türkiye'den?
- Çünkü konservatuvardan atıldım... Almanya'ya turneye gelmiştim. İki ek konser daha vermem istendi. O zaman Almanya'dan Türkiye'ye telefon etmek çok zordu. Zamanında haber veremedim ve işten çıkarıldım.

Almanya'ya yerleşmenizin özel bir nedeni var mı? Bir konservatuvardan alınmış davet gibi...
- Askerlik zorunluluğu nedeniyle İtalya'dan ayrılmak zorunda kaldım. Askerlik yapmak istemiyorum. Almanya'da yaşamaya karar verdim. Herhangi bir kurumda ders vermiyorum. Sadece beste yapıyorum ve konser veriyorum.

Ahmet Kanneci gibi gitarcılarımızın yurtdışında konser vermesi, uluslararası gitar yarışmalarına jüri üyesi olarak çağrılması bize gurur veriyor. Dışarıdan baktığınızda, yorumcuları, konservatuvarı ve konserleriyle Türkiye'deki klasik gitar birikimini nasıl görüyorsunuz?
- Türkiye'de gitar hareketi ne yazık ki zayıf. Konservatuvarda farklı bir hareket yaratmak istemiştim, bürokrasiye takıldı. Evet, Türkiye'de çok iyi gitarcılar var. Ancak Türkiye'de üç uluslararası gitarcı varsa, Yunanistan'da 20 gitarcı var. Gönül, Türkiye'nin daha ileri noktada olmasını isterdi.

Besteleri dünyayı dolaşıyor

Uluslararası haber arşivlerinde ABD'den Singapur'a dek birçok İngilizce gazetede çıkmış övgü dolu yazılar okudum. Mesela The Oakland Tribune'da "Gitarın geleceği Segovia'nın son eserlerinde değil, Carlo Domeniconi gibi çağdaş bestecilerin eserlerinde" diye yazmışlar. Müziğiniz bu kadar geniş coğrafyaya nasıl yayıldı?
- Doğrusunu söylemek lazımsa bilmiyorum ve anlamıyorum. Bu beni de şaşırtıyor. Mesela "Koyunbaba" Çin'de klasik gitarcıların son 5 yılda en fazla çaldığı esermiş. Gerçekten tuhaf. Sanıyorum şöyle açıklayabiliriz: Gitar ya klasik üslupla ya da İspanyol-Latin tavrında çalınıyor. Ben klasik gitara yeni bir ses, sıcak bir üslup getirmeye çalıştım. Bu yeni yaklaşım farklı kültürlerden müzikseverlerin ilgisini çekiyor. Yeni tınılar arıyorum sürekli. Bu arayışın klasik gitarda yeni bir kök olmasını umuyorum. Gitar benim kaderim. Yaşadığım sürece hayal ettiğim renkleri, sesleri klasik gitar geleneğine kazandırmak istiyorum.

Çok bahsedilen eseriniz "Koyunbaba"nın adı nereden geliyor?
- Muğla yakınlarında bir bölgenin adı Koyunbaba. Çok kurak, çorak topraklar. Bu etkileşimle yazdığım eser, tuhaftır Norveç'ten Arjantin'e, Japonya'dan Çin'e çok farklı kültürlerdeki dinleyiciyi etkiliyor. Nedenini gerçekten bilmiyorum...

Aksanat'taki konserinizin repertuarında Koyunbaba da olacak mı?
- Biliyorum, dinleyiciler benden Anadolu etkileşimli bestelerimi duymak isteyecek. Oysa ben gitarda farklı tınılar arayan, yeni bakış açıları getiren çalışmalarımı sunmak istiyorum. Mesela, Koyunbaba yerine benim için çok önemli olan 20 dakikalık bir başka bestemi çalacağım. "Gitar", bu enstrümana bambaşka bir yaklaşımı işaret ediyor. Seslendireceğim diğer eserler de aynı doğrultuda olacak.


CD'LERİN SAYISI 14'Ü BULDU: Carlo Domeniconi 1947, Cesena (İtalya) doğumlu. Klasik gitara 13 yaşında başladı. Carmen Mozzani'yle çalıştı. Pesero Konservatuvarı'ndan sonra Berlin'de Erich Bürger'in öğrencisi oldu. Ayrıca kompozisyon dersleri aldı. 1969'da Berlin'deki Sanat Yüksekokulu'nda ders vermeye başladı. 1977-80 arasında İstanbul Devlet Konservatuvarı'nda ders verdi. 15'inci CD'si bugünlerde Japonya'da piyasaya çıkıyor. Türkiye'de de Raks tarafından 2 CD'si yayımlandı. Ancak kuruluşun iflas etmesi nedeniyle bu albümleri plakçılarda bulmak mümkün değil. Domeniconi, Türkçe ve İtalyanca'nın yanı sıra Almanca ile İspanyolca konuşuyor.

(Serhan Yedig/ 6 Kasım 2004, Hürriyet)

Alıntıdır...