Her sabah uyandığımda dün onu aramamanın pişmanlığını yaşıyorum,
Akşam yine içimden gelecek ve yine aramayacağımın bilincinde olarak,
Sorgusuz sualsiz bir vazgeçme bu istemesem de hiç bir zaman,
0nu yaşayamadan vazgeçen biri olarak...
Fark eder mi seni arayıp sormayışı, fark etmez değil mi?
Aramasa sormasa seni, sen içinde yitip gidebilir misin ki?
Seni koşulsuzca kalbinin en saklı köşesine koyup sevmedi mi o seni?
Yaşamadı mı ki seninle eşi benzeri olmayan hüzünleri?..
Nasıl görmek istersen öye görürsün sevdiğini,
Gerçek aslında çok farklıdır sevgilerde bilirsin ki,
Solmadan ölmeyen bir gül gibi, sevmeden ölemez insan.
Sonbaharı yaşayamayan, sonbaharı nasıl anlatabilir ki ?
Hatırlar mı acaba bilinmez güneş; kendini Ay'ın eşssiz pırıltısına bırakırken tanımıştı sevdiğini,
İlk defa o zaman içini döküp dertleşmişti,
Unutmamıştır değil mi, unutabilir mi ki?
Unutanlardan olabilir mi, unutulan bir insanın gözyaşı ile eş değer tutabilir mi ki kendini?..
Sözün Özü;
Dün gecede ve ondan önceki bütün gecelerde anlatabilmek istediğim yıldızların koynunda baktığım
pencerenden daha öteye gidemezdi çünkü o günlerde en büyük lüksüm o ufacık dikdörtgendi.
Ona gelişlerim ve aklımda onu tutuşlarım kimileri tarafından fason bir dünya olarak adlandırılsa da
gerçeğin farkında olduğum ve aynı odada her sabah gene ben kaLktığım için o kişiLer bir
hikayede ikinci şahıs gibi geliyordu kendi bakış açımla baktığım dünyada.
Kapkaranlık bir dünyaya ışıklar saçtığı için değil, bir umut aydınlığında onu da aydınlatabilmek içindi,
Bütün verilen çaba aslında boşa da gitmedi. Karanlıklar içinde yön bulmaya çalışırken..
(Cum/2.08) / Maziden
r00t / By Captain