Ben en özel en güzel eşyalarımı kendim için, hiç bekletmeden kullanırım. Siz de öyle yapın. Çünkü yarın hayatda olmayabiliriz. Ya da sevdiğinizi söyleyeceğiniz kimse olmayabilir. Hani gardirobunuzda küflenen o en sevdiğiniz elbiseniz var ya, o çok özel gün için beklettiğiniz, giymelere kıyamadığınız o alımlı tuvalet, o cakalı takım, o göz alıcı kazak... Bugün giyin onu!... Beklediğiniz o güzel gün hiç gelmeyebilir çünkü...

Değerli misafirleriniz için sakladığınız çay takımlarınızı çıkartın dolaptan; en yakınlarınızla için çayınızı; kimseniz yoksa kendiniz çıkarın hoş bir takımdan çay yudumlamanın doyumsuz keyfini...

Haydi, açın, nicedir kapalı duran misafir odanızın kapısını. Yıpranır diye korktuğunuz koltuklara serilin gönlünüzce. Çalın, çalmak için önemli! bir konuk beklediğiniz eski plakları bu gece...

Çalmaya vesile beklerken salonda ki büfede yıllandırdığınız şarabı geciktirmeden açın ve kana kana için. Sakladığınıza değecek biri hiç gelmeyebilir; sizden değerlisi bulunamayabilir.

Çimlerle buluşmak için düzgün havayı, kırda öpüşmek için doğru sevdayı beklemeyin. Hep ertelediğiniz pikniğin günü bugün... "Haftaya giderim" dediklerinizi ziyarete gidin acilen. Haftaya orada olmayabilirler. Babanızın elini öpecekseniz, oğlunuzu lunaparka götürecekseniz, aşkınızı ilan edecekseniz;... şimdi yapın!

Ve, ne olur, söylemek için özel bir an beklediğiniz o sihirli sözcükleri hemen söyleyin sevdiğinize. Söylemeye niyetlendiğinizde çok geç olabilir. Daha kaç bahar olacak ki hayatınızda? Yaşamı ertelemeyin, beklediğiniz "o gün" işte "Bugün!"



Can Dündar