Close
Giriş Bilgileriniz

4 sonuçtan 1 ile 4 arası

Konu: Sevgi Türleri / Eğer - Çünkü - Rağmen.

  1. #1
    Gitar Dersi Video
    Durumu: Erdem Köklü çevrimdışı
    Üyelik tarihi: Jan 2009
    Yer: Ankara
    Mesajlar: 1.163
    Beğendiği Mesajlar: 245
    205 Mesajına 607 beğeni yapıldı.

    Standart Sevgi Türleri / Eğer - Çünkü - Rağmen.


    SEVGİ TÜRLERİ / EĞER, ÇÜNKÜ, RAĞMEN


    "Dünyada sevilmek istemeyen kişi yok gibidir" diye başlıyor Toyotome.
    "Sevgi nedir, nerede bulunur, biliyor muyuz" diye soruyor.
    Sonra anlatmaya başlıyor..

    "Sevgi üç türlüdür!.."

    Birincinin adı
    "Eğer" türü sevgi!..

    Belli beklentileri karşılarsak bize verilecek sevgiye bu adı takmış yazar.
    Örnekler veriyor:
    Eğer iyi olursan baban, annen seni sever.
    Eğer başarılı ve önemli kişi olursan, seni severim.
    Eğer eş olarak benim beklentilerimi karşılarsan seni severim.

    Toyotome,
    "En çok rastlanan sevgi türü budur" diyor.
    Bir şarta bağlı sevgi... Karşılık bekleyen sevgi...
    "Sevenin, istediği bir şeyin sağlanması karşılığı olarak
    vaad edilen bir sevgi türüdür bu" diyor yazar...
    "Nedeni ve şekli bakımından bencildir.
    Amacı sevgi karşılığı bir şey kazanmaktır."
    Yazara göre evliliklerin pek çoğu "Eğer" türü sevgi
    üzerine kurulduğu için çabuk yıkılıyor.
    Gençler birbirlerinin o anki gerçek hallerine değil,
    hayallerindeki abartılmış romantik görüntüsüne aşık oluyor ve
    beklentilere giriyorlar.
    Beklentiler gerçekleşmediğinde, düş kırıklıkları başlıyor.
    Sevgi giderek nefrete dönüşüyor.

    En saf olması gereken anne-baba sevgisinde bile "Eğer" türüne rastlanıyor.
    Yazar bir örnek veriyor.

    Bir genç Tokyo Üniversitesi giriş sınavlarını kazanarak babasını mutlu etmek için, çok çalışıyor. Okul dışında hazırlama kurslarına da gidiyor. Ama başarılı olamıyor. Babasının yüzüne bakacak hali yok. Üzüntüsünü hafifletmek için bir haftalığına Hakone kaplıcalarına gidiyor.

    Eve döndüğünde babası öfkeyle "Sınavları kazanamadın. Bir de utanmadan Hakone'ye gittin" diye bağırıyor.
    Delikanlı "Ama baba, vaktiyle sen de bir ara kendini iyi hissetmediğinde Hakone kaplıcalarına gittiğini anlatmıştın" diyor.
    Baba daha çok kızarak, delikanlıyı tokatlıyor.
    Çocuk da intihar ediyor.

    "Gazeteler intiharın anlık bir sinir krizi sonucu olduğunu söylediler, yanılıyorlardı " diyor yazar.
    "Delikanlı babasının kendisine olan sevgisinin yüksek düzeydeki beklentilerine bağlı olduğunu anlamıştı!.."

    İnsanlar "Eğer" türü sevginin üstünde bir sevgi arayışı içindeler aslında.
    "Bu sevginin varlığını ve nerede aranması gerektiğini bilmek, bu genç adamın yaptığı gibi, yaşamı sürdürmekle, ondan vazgeçmek arasında bir tercih yapmakla karşı karşıya kaldığımızda önemli rol oynayabilir" diyor, Masumi Toyotome.

    İkinci türe geçiyoruz.
    "Çünkü" türü sevgi.

    Toyotome bu tür sevgiyi şöyle tarif ediyor:
    "Bu tür sevgide kişi, bir şey olduğu, bir şeye sahip olduğu ya da bir şey yaptığı için sevilir. Başka birinin onu sevmesi, sahip olduğu bir niteliğe ya da koşula bağlıdır".

    Örnek mi?

    "Seni seviyorum.
    Çünkü çok güzelsin(Yakışıklısın)."

    "Seni seviyorum.
    Çünkü o kadar popüler, o kadar zengin, o kadar ünlüsün ki." ,

    "Seni seviyorum.
    Çünkü bana o kadar güven veriyorsun ki.."

    "Seni seviyorum.
    Çünkü beni üstü açık arabanla, o kadar romantik yerler götürüyorsun ki."

    Yazar,
    "Çünkü" türü sevginin,
    "Eğer" türü sevgiye
    tercih edileceğini anlatıyor.

    "Eğer" türü sevgi, bir beklenti koşuluna bağlı olduğundan büyük ve ağır bir
    yük haline gelebilir. Oysa zaten sahip olduğumuz bir nitelik yüzünden sevilmemiz, hoş bir şeydir, egomuzu okşar. Bu tür, olduğumuz gibi sevilmektir. İnsanlar oldukları gibi sevilmeyi tercih ederler. Bu tür sevgi onlara yük getirmediği için rahatlatıcıdır. Ama derin düşünürseniz, bu türün, "Eğer" türünden temelde pek farklı olmadığını görürsünüz. Kaldı ki, bu tür sevgi de, yükler getirir insana. İnsanlar, hep daha çok insan tarafından sevilmek isterler. Hayranlarına yenilerini eklemek için çabalarlar. Sevilecek
    niteliklere onlardan biraz daha fazla sahip biri ortaya çıktığı zaman, sevenlerinin, artık ötekileri sevmeye başlayacağından korkarlar. Böylece yaşama sonsuz sevgi kazanma gayretkeşliği ve rekabet girer.

    Ailenin en küçük kızı yeni doğan bebeğe içerler.
    Üstü açık BMW'si ile hava atan delikanlı, Ferrari ile gelene içerler.
    Evli kadın, kocasının genç ve güzel sekreterine içerler.

    "O zaman bu tür sevgide güven duygusu bulunabilir mi?" diye soruyor Toyotome...

    "Çünkü türü sevgi de, gerçek ve sağlam sevgi olamaz." diyor.

    Bu tür sevginin güven duygusu vermeyişinin iki ayrı nedeni daha var...

    Birincisi,
    "Acaba bizi seven kişinin düşündüğü kişi miyiz?" korkusu.
    Tüm insanların iki yanı vardır.
    Biri dışa gösterdikleri.
    Öteki yalnız kendilerinin bildiği.
    "İnsanlar sandıkları kişi olmadığımızı anlar ve bizi terkederlerse" korkusu buradan doğar.

    İkincisi de
    "Ya günün birinde değişirsem ve insanlar beni sevmez olurlarsa.." endişesidir.

    Japonyada bir temizleyicide çalışan dünya güzeli kızın yüzü patlayan kazanla parçalanmış.Yüzü fena halde çirkinleşince, nişanlısı nişanı bozup onu terk etmiş. Daha acısı... Aynı kentte oturan anne ve babası, hastaneye ziyarete bile gelmemişler, artık çirkin olan kızlarını. Sahip olduğu sevgi, sahip olduğu güzellik temeli üstüne bina edilmiş olduğundan bir günde yok olmuş. Güzellik kalmayınca sevgi de kalmamış. Kız bir kaç ay sonra kahrından ölmüş...

    Japon yazar, "Toplumdaki sevgilerin çoğu "Çünkü" türündendir ve bu tür sevgi, kalıcılığı konusunda insanı hep kuşkuya düşürür" diyor...

    Peki o zaman,
    gerçek sevgi,
    güvenilecek sevgi ne?

    Ve işte sevgilerin en gerçeği!..

    "Üçüncü tür sevgi benim
    "Rağmen"'
    diye adlandırdığım türdür"
    diyor yazar.

    Bir koşula bağlı olmadığı için ve karşılığında bir şey beklenmediği için "Eğer" türü sevgiden farklı bu. Sevilen kişinin çekici bir niteliğine dayanıp, böyle bir şeyin varlığını esas olarak almadığı için "Çünkü" türü sevgi de değil. Bu üçüncü tür sevgide, insan "Bir şey olduğu için" değil, "Bir şey olmasına rağmen" sevilir.

    Güzelliğe bakar mısınız?

    Rağmen sevgi...

    Esmeralda, Quasimodo'yu dünyanın en çirkin, en korkunç kamburu olmasına "rağmen" sever.
    Asil, yakışıklı, zengin delikanlı da Esmaralda'ya çingene olmasına "rağmen" tapar!.. "

    Kişi dünyanın en çirkin, en zavallı, en sefil insanı olabilir.
    Bunlara "rağmen" sevilebilir.
    Tabii bu sevgiyle karşılaşması şartı ile..

    "Burada insanın, iyi, çekici, zengin konum edinerek sevgiyi kazanması gerekmiyor. Kusurlarına, cahilliğine, kötü huylarına ya da kötü geçmişine "rağmen" olduğu gibi, o haliyle sevilebiliyor.
    Bütünüyle çok değersiz gibi görünebiliyor ama, en değerli gibi sevilebiliyor.

    Japon yazar
    "Yüreklerin en çok susadığı sevgi budur"
    diyor.

    "Farkında olsanız da, olmasanız da, bu tür sevgi sizin için yiyecek, içecek, giysi, ev, aile, zenginlik, başarı ya da ünden daha önemlidir."

    Bunu böyle olduğundan nasıl emin?

    Haklı olduğunu kanıtlamak için sizi bir teste davet ediyor..

    "Şu soruma cevap verin" diyor.

    "Kalbinizin derinliklerinde, dünyada kimsenin size aldırmadığını ve hiç kimsenin sizi sevmediğini düşünseydiniz, yiyecek, elbise, ev, aile, zenginlik, başarı ve üne olan ilginizi yitirmez miydiniz?
    Kendi kendinize "yaşamamın ne yararı var" diye sormaz mıydınız?

    Devam ediyor Toyotome...

    "Şu anda en sevdiğiniz kişinin sizi sadece kendi çıkarı için sevdiğini anladığınızı bir düşünün...
    Dünya birdenbire başınızın üstüne çökmez miydi?
    O an yaşam size anlamsız gelmez miydi?"

    "Diyelim ki sıradan bir yaşamınız var...
    Günlük yaşıyorsunuz...
    Günün birinde gerçek, derin ve doyurucu bir sevgi bulacağınızdan umudunuz olmasa, kalan hayatınızı nasıl yaşardınız?"
    diye soruyor ve yanıtlıyor:
    "Böyleleri ya iyice umutsuzluğa kapılıp intihar ediyorlar ya da
    iyice dağıtıp yaşayan ölü haline geliyorlar."

    Toyotome, hem de nasıl iddialı savunuyor "rağmen"' sevgiyi...

    "Bu gün yaşamınızı sürdürebilmenizin nedeni
    "rağmen" türü sevgiyi
    şu anda yaşıyor olmanız ya da
    bir gün bu sevgiyi bulacağınıza inancınızdır."

    Son sözlerinde biraz umutsuz, Toyotome...

    "Bugün yaşadığımız toplumda herkesi doyuracak bu sevgiyi bulmak zor.
    Çünkü herkesin sevgiye ihtiyacı var...
    Kimsede başkasına verecek fazlası yok"
    diye açıklıyor...
    Anlatıyor.

    "Yakınımızda olan birinin bu sevgiyi bize vermesini bekleriz.
    Ama o da aynı şeyi başkasından beklemektedir"

    Peki bu dünyada sevgi ne kadar var?

    Yazara göre, açlığımızı biraz bastıracak kadar...
    Ve de yemek öncesi tadımlık gelen iştah açıcılar gibi.
    Bu minnacık tadım, bizi daha müthiş bir sevgi açlığına tahrik ve teşvik ediyor.
    Bu minnacık tadım sevgiye ne kadar muhtaç olduğumuzu anlatıyor.
    Büyük bir hırsla ana yemeğin gelmesini ve bizi doyurmasını bekliyoruz.
    Hani nerede?
    Hepsi o...

    Ve asıl çarpıcı cümle en sonda:

    "Dünyadaki en büyük kıtlık,
    "Rağmen" türü sevginin
    yeterince olmayışıdır!.."

    www.edebiyatogretmeni.net
    Dünya düşünürler için bir komedi, hissedenler için bir trajedidir.

    H. WALPOLE



    Bilmeyen ve bilmediğini bilmeyen bir aptaldır. Ondan sakının.
    Bilmeyen ve bilmediğini bilen bir öğrencidir. Ona öğretin.
    Bilen ve bildiğini bilmeyen uykudadır. Onu uyandırın.
    Bilen ve bildiğini bilen akıllıdır. Onu izleyin.

    Bir sual soran beş dakika müddetle bilgisiz görünür, sual sormayan ilelebet bilgisiz kalır.


    M. Erdem KÖKLÜ

  2. Erdem Köklü adlı üyemizin mesajı 5 defa beğenildi.

    Burhan (25.03.10), Emre (25.03.10), karaca (25.03.10), muraturas (20.03.10), ZeYN (20.03.10)

  3. #2
    Gitar Dersi Video
    Durumu: s.senem çevrimdışı
    Üyelik tarihi: Feb 2009
    Yer: istanbul
    Yaş: 42
    Mesajlar: 450
    Beğendiği Mesajlar: 343
    204 Mesajına 546 beğeni yapıldı.

    Standart

    Alıntı Erdem Köklü Nickli Üyeden Alıntı Mesajı göster
    SEVGİ TÜRLERİ / EĞER, ÇÜNKÜ, RAĞMEN


    Japon yazar, "Toplumdaki sevgilerin çoğu "Çünkü" türündendir ve bu tür sevgi, kalıcılığı konusunda insanı hep kuşkuya düşürür" diyor...

    Peki o zaman,
    gerçek sevgi,
    güvenilecek sevgi ne?

    Ve işte sevgilerin en gerçeği!..

    "Üçüncü tür sevgi benim
    "Rağmen"'
    diye adlandırdığım türdür"
    diyor yazar.

    Bir koşula bağlı olmadığı için ve karşılığında bir şey beklenmediği için "Eğer" türü sevgiden farklı bu. Sevilen kişinin çekici bir niteliğine dayanıp, böyle bir şeyin varlığını esas olarak almadığı için "Çünkü" türü sevgi de değil. Bu üçüncü tür sevgide, insan "Bir şey olduğu için" değil, "Bir şey olmasına rağmen" sevilir.


    Peki bu dünyada sevgi ne kadar var?

    Yazara göre, açlığımızı biraz bastıracak kadar...
    Ve de yemek öncesi tadımlık gelen iştah açıcılar gibi.
    Bu minnacık tadım, bizi daha müthiş bir sevgi açlığına tahrik ve teşvik ediyor.
    Bu minnacık tadım sevgiye ne kadar muhtaç olduğumuzu anlatıyor.
    Büyük bir hırsla ana yemeğin gelmesini ve bizi doyurmasını bekliyoruz.
    Hani nerede?
    Hepsi o...
    Hepsi bu
    Deliriyorum muntazaman...

    Qui donc devant l'amour ose parler d'enfer ?
    http://www.youtube.com/watch?v=U0NHiZXpRVs

  4. #3
    Kimya Öğretmeni
    Durumu: Burhan çevrimdışı
    Üyelik tarihi: Jan 2009
    Yer: İstanbul
    Yaş: 35
    Mesajlar: 1.322
    Beğendiği Mesajlar: 656
    288 Mesajına 708 beğeni yapıldı.

    Standart

    Çok çok güzel bir yazı, çok güzel açıklamış... Ayrıca çok etkileyici, kendini sorgulamana yardım ediyor...

  5. #4
    Gitar Dersi Video
    Durumu: karaca çevrimdışı
    Üyelik tarihi: Feb 2009
    Yer: izmir
    Yaş: 43
    Mesajlar: 248
    Beğendiği Mesajlar: 3
    15 Mesajına 21 beğeni yapıldı.

    Standart

    son zamanlarda okuduğum en iyi yazı.
    Why High One Why

Gitar Dersi Video
Selim IŞIK ile Gitar dersi videoları, gitar akorları, gitar tabları, gitar kursu ve müzik forumu.
Sosyal Platformlar