Yaşamaktan anladığım tek şey, yaşamaya değer bir şeylerin olmaması.
Her şey hoyratça tüketilip giderken, sevgi harcanımını yavaşlattı.
Oysa insanların birbirlerine aşk adına sunduğu en güzel şey;
Ateşli bir sevişme değil de, delice bir sevgi olmalı.
Ne mutlu bana ki, yalnızlığın hakkını verenlerdenim. Bir sevgilimin olması bile abes kaçıyor yaşantıma, yalnızlığıma.
Aslına bakarsanız, kimseyi yakıştıramıyorum yalnızlığımın yanına.
Yakıştırdıklarım da terk etti zaten ardına bakmadan.
Onlar gittikçe, daha da koyulaştı yalnızlığım, iyiden iyiye kasvetlendi ve daha da bağlandı bana.
Şimdi, ben gitsin istesem de gitmiyor yalnızlığım.
Ben gitsem, o yine geliyor binbir yüzsüzlükle.
Ben uzaklaştıkça, ardımdan gelen o yalnızlığıma yakıştırdıklarım değil de; sadece yalnızlığım oluyor.
O kadar şık ve şehvetli yaklaşıyor ki; yanıyor dudaklarım onun aleviyle.
Kalbim tekliyor, bir zamanlar karnımda masumca uçuşan kelebekler birer birer ölüyorlar.
Karşı koyamıyorum bu gelişe.
Benden o kadar çok şey götürüyor ki yalnızlığın gelişi.
Gülüşüm, evet, en çok gülüşüm terkediyor beni. O yalnızlığıma yakışanların bende en sevdiği gülüşüm, terkediyor beni.
Mutluluğum, her şeyim bir bir uzaklaşıyor benden.
Çiftlik ihtiyacı; büyük adımlar ile uzaklaşıyor, tekliğin ise ensemde hissedebiliyorum nefesini...
BüşŞ*