İnan;
İnan,
İnan hayat zor sevgilim.
Ne o geçmiş, ne bu gelecek, ne de şu an.
Silsen ne ifade eder , silmesen ne.
Ölsen ne ifade eder, ölmesen ne.
Zor,
Belki gerçekten zor geçmişin takip etmesi,
Belki de bilmem nesi.
Ama boşver.
Boşver de şu ana bak.
Ne dünü, ne yarını,
Boşver...
Boş vermedik mi düne bugüne zaten.
Boş vermedik mi zamanın nokta atışlarındaki kayıpları.
Boş vermeye itelemedik mi bedenlerimizi buna.
İteledik.
İtelendik belki de.
Boşvermişliğin en boş olduğu zamana itelendik.
Bak televizyonlara,
Veya aç bir radyo yayınını.
Duyacağın en iyi şey belki saçma şarkılardır.
İtelendik işte.
Boşvermeye itelendik.
İtildik sonra,
Benliklerimizden koparak itildik bazen.
Bazen ise bir ölünün ardına bakarak onu canlandırdık ruhumuzda.
Ya da bir canlıyı öldürdük ruhunun o en karanlık noktasında.
Ama öldürmeliydik...
Ya öldürecektik, ya da öldürecektik.
Ötesi yoktu bunun ve öldürdük.
O yüzdendir ruhlarımızın o kanlı gizliliği.
Masumiyetin ardındaki o seri katil suskunluğu ya.
Hayatın getirilerinden biri,
Kimi bir tarafına takmazken etrafındaki tüm zelzelevari olayları,
Kimimiz de o kadar umursadık ki içimizdeki seri katile mahkumiyet veremedik,
Onunla beraberliğe alıştık.
Öyle işte sevgilim.
Bazen ne istediğimizi bilemedik.
Bazense istediğimiz ne ise isteyemedik,
Belki sustuk, susturulduk, utandık, veya öldük,öldürüldük.
Bırak itelenelim, sürüklenelim hayatta.
Bırak biz olalım, artık ne önemi var gerisinin.

Alican Temtek
Ocak 2014