sakalım yok, saçım da henüz ağarmadı ama aralarda tek tük var.
kelime hataları olmasına rağmen benim çocukluğum da şu sayfamda;
www.benimbalonlarimvardi.blogspot.com
sakalım yok, saçım da henüz ağarmadı ama aralarda tek tük var.
kelime hataları olmasına rağmen benim çocukluğum da şu sayfamda;
www.benimbalonlarimvardi.blogspot.com
yalnızlığım benim pasaklı kontesim ne kadar rezil olursak o kadar iyi.
Can Baba
NuRR (28.12.09)
Bu konunun açılmış olması çok güzel. Eski anıların tazelenmesine vesile oldunuz sayın hocam
Gerçi yaşım pek büyük sayılmaz ama aslında camide beraber dayak yemek güzel olabilir
Huh.. Sizin zamanınızda yaşamak vardı ^^ (Ben haala Selim Hoca'nın metal müzikle nasıl tanıştıını merak ediyorum )
Under the lights where we stand tall
nobody touches us at all
showdown, shootout, spread fear within, without
we're gonna take what's ours to have
spread the word throughout the land
they say the bad guys wear black
we're tagged and can't turn back
NuRR (29.12.09)
BENDE SİZİ SİVAS-İMRANLI'YA GÖTÜREYİM O ZAMAN
1982'de ben doğuyorum macrelarımız 5 yaşında başladığına göre 1987-1992 arası...
İmranlıya arabayala 25-30 dakika uzağında olan bahadun köyü ...
-Kışı ağır geçen coğrafik bir bölge, kışın ağır geçmesinden tezek kokusu yazında kışında eksik olmaz burda ,yazın hayvan göbreleri evlerin önüne yığılır
çünkü tezeğin hammaddesi hayvan göbresidir ,yazın sonlarına doğru kızlı erkekli o yığılan göbreler özel hazırlanmış ahşap yuvarlak tezek kazanaklarının
içine yaş göbreyi el ile koyarak ve ayakla basınç uygulayarak kasnağın şeklini aldıktan sonra ,kasnaktan çıkarılı kuruması için güneş gören uygun yerlere
koyulurdudu ama o tezekler yapılırken olan muhabet ve imc usulünü başka yerde göremezsiniz tezek yapmak hoşuma giderdi herzaman.
-5,6 yaşlarındayız ama tabiki evin hayvanınıda yaymak bize düşüyor abimler ,ablamlar tabiki hepsinin farklı farklı görevleri var sabah erkenden kalkar
koyunları ahırdan çıkarır tabi yaşlı komşularda var çocukları gurbette veye hiç çocuğu olmayan onlarda hayvanlarını bizim sürüye katar ama ufakta olsa
hakımızı verirlerdi ya arpa,buğday veya başka bir tahıl ürünü verirleri bizim eve veya azda olsa bizi sevindirecek bir para herneyse sürüyü yapıp
yola çıkıyoruz tabi annemiz özenle hazırladığı ve boyunumuza taktığımız kumaştan yapılmış çantalarımızın içinde çökelik,tereyağı ,saç ekmeği gazeteye sarılmış
biraz çay bir demlik ve bardak köyden uzaklaşmaya başlıyoruz uzun bir yolculuktan sonra yabna varmışızdır ve biraz dinleniyoruz saat öğleni gösterince
çayımızı demliyoruz tabi çay suyunu yerden kaynayan çeşmlerden dolduruyoruz bu arada suya biraz kum parçaları karşımasıda doğal ama ne çay 5,6 yaşındaki
çocuk çaydan ne anlar demeyin o çayın lezzeti bir başkaydı hele biri somun ekmeği getirmişse deymeyin keyfimize tabi sonra şehirde saç ekmeğini çok
özleyeceğimizi kimse bilemezdi o rada hayvalar bazen dağılıyor,biri birtarafa diğeri öbür tarafa kaçıyor onlarıda bir arada tutmak asli görevimiz,
akşama doğru bir derenin yamacında kayarak getirdiğimiz kumlaral derenin önünü kapatıp bir nevi sanal havuz yapıyoruz sonra anadan doğma bir şekilde
burda yüzmeye başlıyoruz tabi kuş sesleri şelale sesleri birbirine karışırken bizde suda yuvarlanıp duruyoruz.
-Köy okulumuza gelince nede olsa okula başlıyoruz artık bir bayan öğretmenimiz vardı ve bir okulumuz gerçi hemen yanındada eski okul onu ardiye gibi
kullanıyoruz odun,tezek dolu içi .Okulda tek öğretmen olduğna göre bütüğn sınıflarda o bakacaktı 1'den 5'e kadar bütün öğrenciler aynı oda veya
dersliğin içinde öğrenğim hoca beşinci sınıf dersi anlatıyor sen ikinci sınıfsın sende dinliyorsun doğal olarak ,sana geldiği zaman onlar dinlerlerdi
tabi ben ikinci sınıfa kadar köyde okudu İstanbula geldiğimde üçüncü sınıfa başlamıştım ve köydki sistem sayesinde burdaki arkaşalrdan açık ara öndeydim.
Siyah önlüklü ve beyaz yakalı çocuklar tenefüslerde sobanın başına birikir ve bundan dolayıdırki çoğu öğrencinin önlüğü genelde bir yerleri yanmış veya
delinmiştir.Okulun yakacağımı bitti öğretmen herkesi eve gönderir herkes biraz odun ve bir,ki tezek kapar getirirdi tam dayanışma öğrenği tabi
bir öğrencinin işi buyla bitmiyor sırayla odun getirip sobaya atmakta göreviniz .
-Kışın show zamanıdır , yani kızaklar ortaya çıkacak rakım olarak yüksek olan tepelerden kendimiz kızakla köye doğru kaymaya başlardık.
kızaklar öyle deli hızlara erşirdiki müthiş bir adrenalin 4-5 saat durmadan tepeden aşağı ordan kızağı al tekrar tepeye götür sonra yine kay
diye devam ederdi eve geldiğimizde sıcacık sobanın yanına oturur ve yedğimiz soğuk ve ani sıcak yüzünden hertarafımız acımaya başlardı
-İlçeye giden büyüklerimizin arkasından azmı ağlardık bizide götürsünler diye bazen onlarda insafa gelip bizi götürürlerdi ilçeye gitmek
o dükkanların önünden geçmek inanılmaz bir duygu dükkan dediğimde köy bakkalı tarzı dükkanlar birda lokantaya gidip döner yedinizmi müthiş
hel birde bir plastik top aldılarmı size ve bu plastik topla köye döndünüzmü tarifi imkansız bir mutluluk bütün çocuklar dört gözle sizi
bekler top oynamak için bir tanju olur diğeri uğur kaledkide smoviçtir.
-Köy düğünlerimiz çok neşeli geçerdi başka köylerden gelen misafirler her ev trafından üçer,beşer misafir edilir rakılar açılır saz,söz
eksik olmazdı çeşme başında halaylar çekilir ve yöresel adetlerle devam edilirdi baya bir sarhoş olan çıkardı herzaman düğün sonundaki
gelinin köyden giderken zurnanın ağlama havası devamlı gözlerimi doldurmuştur o kadar dokunaklıdırki çünkü başka köye gelin vermek sizin
içinizden birinin eksilmesi demektir sonuçta bizim köyde herkes birbiriyle akraba.
-Şanslı bir nesildik en azından bizim ev için söylenebilir çünkü renkli televizyonumuz vardı gerçi o zaman trt1'den başka birşey yok ama
hayranı olduğumuz programlarda yok değildi sabah bu toprağın sesini izledikten sonra lesi veya alf gibi dizilerde kaçmazdı akşam hayat ağacı
baya bir misafir kitlesiyle izlenirdi dudak dudağa öpüşmeler o zamanlar baya ilgimi çekerdi tabi filmin kritiğide şu şöyle oldu sem şunu
yaptıda öbürü bunu yaptı diye giderdi.
köy yerinde ne macera nede iş biter davamı var yani...
lamajör (29.12.09), RideMyRocket (29.12.09), | Selim IŞIK | (01.02.10)
yazlık sinemada cüneyt arkın filmini izlemek ve cüneyt abi sahneye çıkınca alkışlamak))))))))
(bkz. denizler hakimi)
Konu ZeYN tarafından (11.02.10 Saat 01:27 AM ) değiştirilmiştir. Sebep: flood
Televizyon ve telefon için komşulara gitmeler, annem ve babam bunu bana çok anlatırdı .
Ve eskiden telefon internet televizyon olmaması sosyal ilişkiler bakımından çok iyi bir şey, şu anda bir çok genç bir süre sonra büyükler ile falan oturup muhabbet etmekten sıkılıyor, ben de bu gruba dahilim.O zamanlarda ise tek eğlenceymiş neredeyse . Keşke o zamanlarda doğsaydım
Selim Hocam Herhalde Memleketinizde bi kafede konser falan verirsiniz Malum Sivaslıyımda lütfen yaş sınırı olmasın
Aslında hala böyle tabiri cayiz midir bilmem balta girmemiş(dokunulmamış bozulmamış anlamında) köyler var 90ların ortasında köyde doğdum ve bundan çok mutluyum. Köy düğünlerinde ayran diye rakı içip sarhoş olmak paha biçilemez... yada 5 kişi toplanıp 1 litre kola almak ve bunu kar soğuk demeden dağın tepesinde içmek... Şuan İstanbulda yaşıyorum ve bunların hiç biri yok ....
Konu Ozzy tarafından (11.02.10 Saat 01:24 AM ) değiştirilmiştir.
ROCK YOU LIKE A HURRICANE!!!
OzzY
ben 92 liyim yazılanları okuduktan sonra fark ettimki ben hiç çocuk olmamışım.